İstanbul’da deniz ulaşımının dünü, bugünü  

Ulaşım, İstanbul’un en önemli sorunlarının başında geliyor. Sorunun çözümü için ise deniz ulaşımının arttırılması şart. Deniz ulaşımının tarihi, bugünü ve geleceği Tarih, Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi’nde (TESAK) tartışıldı

İstanbul’da 150 yılı aşkın süredir vapurlarla yolculuk yapılıyor. Vapurlardan önce ise Boğaziçi, Haliç’te kayıklar vardı. Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Dr. Murat Koraltürk, 4 Ocak Cumartesi, TESAK’ta Kadıköylülere deniz ulaşımının tarihini, İstanbul’un toplam ulaşımındaki payını anlattı. “Dünden bugüne İstanbul’da Deniz Ulaşımı” başlıklı söyleşide ayrıca ulaşımdaki aksaklıklar ve gelecekte neler yapılması gerektiği de tartışıldı.

DENİZ ULAŞIMININ PAYI GİDEREK AZALDI

Dünyada ve Türkiye’de deniz ulaşımının karayolu ve raylı sistemlerle rakip değil birbirlerini eşgüdümlü destekleyen ulaşım yolları olduğunu belirten Koraltürk, deniz ulaşımı tarihini anlatmaya şöyle başladı: “Buharlı gemiden önce İstanbul’da deniz ulaşımında kayıklar kullanılıyordu. Daha sonra ise şirketler kuruluyor, buharlı gemilerle ulaşım sağlamak için. Kamu girişimleri Marmara kıyısı ve Haliç’te yolcu taşımak için faaliyete geçiyor. 2. Dünya Savaşı’nın ardından iki özel bir kamu taşımacılık işletmesi birleşerek bugünkü Şehir Hatları işletmesi kuruluyor. İstanbul’da Boğaziçi’nin o zamanın bilinen İstanbul’una eklemlenmesi, Boğaziçi’nin insanlar için ulaşılabilir bir yer haline gelmesi de buharlı gemi taşımacılığıyla oluyor.”

1880-1945 arasında Şirket-i Hayriye’nin taşıdığı yolcuların sürekli artış gösterdiğini söyleyen Koraltürk, “1. Dünya Savaşı’ndan sonra kritik bir azalma var. Ondan öncesinde sürekli artış vardı ve bu bize, daha önce sayfiye yeri olan Boğaziçi’nin imara açıldığını gösteriyor. Haliç’te taşınan yolcu sayısı sürekli değişiyor, stabil değil. İstanbul’da kent içi ulaşımda denizin payı nasıl büyüdüğünü ve nasıl buraya geldiğimizi konuşmamız gerekiyor. 1897’de deniz ulaşımı toplam ulaşımın yüzde 64’ünü oluşturuyordu. 1914’te taşınan sayı az değil toplam içindeki payının azaldığını görüyoruz: yüzde 50’ye inmiş. Yüzde 14’lük bir azalma var. Özellikle tramvay ve trendeki artışla bu düşüş gerçekleşti.” dedi.

Deniz ulaşımı payının 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başındaki rakamlara bakıldığında iyi olduğunu belirten Koraltürk, şöyle devam etti: “1930’lu yıllardan itibaren bu tablo değişiyor. Elektrikli tramvay gibi otobüsler devreye giriyor. Vapurlara rakip oluyorlar, çok sefer olmasa da. Geleceği tartışırken şunu söylemek lazım, denizin payını eskisi gibi yapma ihtimalimiz yok. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Şehir Hatları yönetimlerinin değişmiş olması, ideolojik politik değişimler iyidir ama İstanbul’un gerçekleri var. Nüfusun önemli bir bölümünü isteseniz de denizden taşıyamazsınız. Ütopyaların peşinden koşmaya gerek yok. Denizle ilgili kaybettiğimiz bir 50 yıl var. Geçmişte izlenen yanlış politikalar nedeniyle oluşmuş kalıcı sorunlar var. İstanbul’da yaşayan herkesin sorunu bu. Yüzde 50’lerde bir deniz ulaşımını asla göremeyeceğiz.”

“BÖYLE BİR ŞEHRE OLİMPİYAT GETİREMEZSİNİZ”

Koraltürk, söyleşinin devamında 1923-2016 arasında deniz ulaşımını kullanan İstanbullu sayısını paylaşırken 70’lerden itibaren deniz ulaşımını kullanan yolcu sayısında ciddi bir azalma olduğuna dikkat çekti ve bu durumu etkileyen faktörlerden birinin de iki yakayı birleştiren iki boğaz köprüsü olduğunu söyledi.

Metro sistemine çok geç geçildiğini dile getiren Koraltürk, diğer ulaşım yollarıyla ilgili rakamları paylaştı: “1935’te ulaşımın yüzde 67’si tramvaylar ile sağlanıyor. Biz onları entegre etseydik, metroya dönüştürseydik raylı sistemin payı bugünkü gibi olmazdı. 2019’da raylı sistemin payı yüzde 18,6. Fena değil ama 1930’larda yüzde 67 olan tramvayı dönüştürseydik çok daha yaşanabilir bir İstanbul olurdu. 1935’te tünel ve banliyöyü de katarsak raylı sistem payı yüzde 76’ya çıkıyor. Bugüne baktığımızda ise karayolu, toplam ulaşımın yüzde 77,1’ine sahip. Böyle bir şehre ne olimpiyat ne başka bir şey getirebilirsiniz.”

Nüfusun artmasının da bu sonuçta etkili olduğunu vurgulayan Koraltürk, “Deniz ulaşımı gittikçe geriliyor. Marmaray ile birlikte daha da gerileyecek. 2015 rakamlarına göre Marmaray ve metrobüs yapıldıktan sonra deniz ulaşımını kullanan 10 milyon yolcu, karayoluna kaymış. Şehir Hatları’nın yüzde 10 gibi bir hedefinin olması çok iyi. Ama bu yüzde 10’un yüzde 20 olacağını asla sanmıyorum. Nüfusun önemli bir kısmının deniz ulaşımından yararlanmaya uygun alanlarda yaşamadığını, iyi alternatiflerin çıktığını da unutmayalım” diye konuştu.

“DENİZİ HAYATA KATMAK İSTİYORUZ”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, aralık ayı başında katıldığı bir programda deniz ulaşımını artırmak istediklerini söylemişti: “Özelde çok tekne kullanılabilir. Denizi, hayata katmak istiyoruz. Demek ki İstanbul’da deniz erişimi çok önemli olacak önümüzdeki süreçte ama özel, ama toplu ulaşımda. Tabii ki sübvansiyona ihtiyacı olan bir alan, onu biliyoruz. Neticede sübvansiyon ulaşımın genelinde de var. Belli bir payını denizde tutabilirsek, bu İstanbul’un huzuru için de önemli. Çünkü deniz ulaşımı daha keyifli, daha huzurlu bir ortam. Geliştirmek istiyoruz.”

Bir yanıt yazın