Öğrencilerin ortak sorunu: “GEÇİNEMİYORUZ”

Öğrencilerin sorunları, İstanbul Üniversitesi’ndeki yemek zammı ile yeniden gündeme geldi. Bazıları öğünlerinden kısıp kitap almak isterken bazıları da her gün okula gidebilmek için saatlerini yollarda harcıyor

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2019 raporuna göre, 2018 yılında öğrenci başına harcamanın en yüksek olduğu eğitim düzeyi 16 bin 248 TL ile yükseköğretim oldu. Eğitim harcamalarının yüzde 72,9’u devlet tarafından finanse edilirken, hane halklarının yaptığı harcamaların payı ise yüzde 20 olarak gerçekleşti. Kurumun raporunda devlet harcamalarının detaylarına yer verilmezken, bu ödeneklerin büyük çoğunluğunu Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) tarafından ödenen aylık burslar ya da krediler oluşturuyor. Özellikle İstanbul’da okuyan öğrencilerin büyük çoğunluğu KYK tarafından ödenen aylık 550 TL tutarındaki krediyle geçimini sağlamaya çalışıyor. Birçoğu da derslerden arda kalan zamanlarında kafe ya da barlarda çalışmak zorunda kalıyor. Öğrencilerin yaşam kaygısı sadece eğitim hayatlarıyla sınırlı kalmıyor. Gelecek kaygısı üniversitelilerin en önemli sorunlarından biri. Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) verilerine göre ülkede kayıtlı işsiz sayısı son 15 yılda 10 kat arttı. 2019’da 4 kayıtlı işsizden biri üniversite mezunu. Üniversite mezunu işsizlerin sayısı özellikle son yıllarda iyice yükselirken son üç yılda ikiye katlandı. İŞKUR Ağustos ayında 4 milyon 44 bin kayıtlı işsiz olduğunu açıklarken bunun 1 milyon 34 bini üniversite mezunlarından oluşuyor.

Öğrencilerin ortak sorunu: “GEÇİNEMİYORUZ”

Peki üniversiteliler ne düşünüyor, nasıl geçiniyorlar? Sosyal kültürel hayata karışabiliyorlar mı? Nasıl bir gelecek istiyorlar? Devletten talepleri neler? Utku Çahaloğlu, Yağmur Ataseven, Büşra Taner, Ayçe Aksu, Taha Salman ve Mert Soydan ile konuştuk.

Öğrencilerin ortak sorunu: “GEÇİNEMİYORUZ”

“KİTAPLAR ÇOK PAHALI”

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyan Utku Çahaloğlu eğitimi için bu yıl Artvin’den İstanbul’a gelmiş. Çahaloğlu, barınma dâhil her ay 1300 TL ile geçimini sağlamaya çalıştığını söylüyor. Sadece temel ihtiyaçlarını karşılayabildiğini belirten Çahaloğlu, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatıyor: “Kadıköy kedilerinden daha kötü bir haldeyim. Normalde günde 3 öğün yemek yemem gerekirken bunun sadece ikisini yurtta yiyebiliyorum. Kahvaltıyı yurtta yapamıyorum çünkü yurttan erken çıkmam gerekiyor. Erken ayrılmamın sebebi de yurtla okul arasındaki mesafenin çok fazla olması. Her gün okula gitmek için 1 saat 20 dakikamı yollarda harcıyorum. Sosyal aktivitelerden mahrum kalıyorum. Kendimi geliştirecek seminerlere katılamıyorum ve ders dışındaki okumam gereken kitapları temin edemiyorum çünkü çok pahalı. Okula başlama heyecanıyla ilk zamanlar sorunlar küçük görünüyordu fakat bu sorunları her gün yaşamaya devam ettikçe aslında daha büyük olduklarını fark ettim.”

Çahaloğlu taleplerini ise şöyle sıralıyor: “Yurdumun okula daha yakın olmasını, yurtta ekstra para ödemeden sağlıklı ve yeterli beslenebilmeyi, okullardaki kulüplerin daha etkin çalışmasını ve sosyal aktivitelerin arttırmasını istiyorum.”

Öğrencilerin ortak sorunu: “GEÇİNEMİYORUZ”

“ÖĞÜNLERİMDEN KISIYORUM”

Marmara Üniversitesi Sosyoloji bölümünde öğrenci olan Yağmur Ataseven ise  Mersin’den İstanbul’a gelmiş. Özel yurtta kalan Ataseven her ay  sadece yurt için 1000 TL ödediğini söylüyor. Barınma ve beslenme için her ay 1800 TL harcadığını ifade eden Ataseven, “Rahat bir ay geçirmem için yurt ücreti dâhil 2500 TL’ye ihtiyacım oluyor. Barınma beni en çok zorlayan şey. Ekstradan bir ihtiyacım olduğunda alıp almama konusunda çok kararsız kalıyorum. Sağlıklı ve yeterli beslenmek artık lüks gibi gelmeye başladı. Tasarruf etmek için öğünlerimden kısmaya başladım. Sosyal aktivitelerden mahrum kalıyorum. Okuldaki kulüplere dahi katılamıyorum çünkü okul kulüplere ödenek sağlamıyor ve öğrenciler kulübe üye olmak için ücret ödemek zorunda.” diyor.

Ataseven, özel yurtların kaldırılmasını ve devletin tüm öğrencilerin barınma ihtiyacını karşılamasını talep ediyor.

Öğrencilerin ortak sorunu: “GEÇİNEMİYORUZ”

“KİTAP BURSU OLUŞTURULSUN”

Marmara Üniversitesinde Coğrafya bölümünde okuyan Büşra Taner eğitimi için Ankara’dan İstanbul’a gelmiş. “Sadece okul yurt arasında gitsem dahi ay sonunu zor görüyorum.” diyen Taner, sorunlarını şu sözlerle anlatıyor: “İstediğim yemeği yiyemiyorum. Coğrafya okuyorum ve gezmeye ihtiyaç duyuyorum. Beni maddi anlamda en çok zorlayan şey sosyal aktivitelere katılamamak. Kendimi her şeyden mahrum bırakmış gibi hissediyorum. Önceden daha rahattım çünkü eskiden her şey daha ucuzdu. Enflasyon arttı ama bursa yapılan zam enflasyonu karşılamıyor. Müzekartın öğrencilere ücretsiz verilmesi gerekiyor. Bursu yetersiz buluyorum, bence arttırılması gerekiyor. Kitaplar da çok pahalı, birçok öğrenci kitapları edinemiyor bunun için de kitap bursu oluşturulabilir. Coğrafya bölümü için yeterli sayıda arazi çalışması oluşturulmalı.”

Öğrencilerin ortak sorunu: “GEÇİNEMİYORUZ”

“YURT ÇIKTI AMA ESENYURT’TA”

Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde Tıbbi Laboratuvar bölümünde birinci sınıf öğrencisi olan Ayçe Aksu da özel yurtta kalıyor. Aslında Aksu’ya devlet yurdu çıkmış ama okul Kadıköy’de, yurt da Esenyurt’ta olunca Aksu da çareyi özel yurtta kalmakta bulmuş. “Özel yurtta kaldığım için barınmaya çok fazla para ödüyorum.” diyen Aksu, “Barınma ve beslenme beni çok fazla zorluyor. Bu temel ihtiyaçlarımı karşılamak için çalışmayı dahi düşündüm ancak çalışma şartları çok ağır oluyor ve derslerimin ağırlığı ile beraber yürütmemin imkânı yok gibi. KYK yurtları kampüslerin konumu göz önünde bulundurularak inşa edilsin. KYK kredisine mahrum bırakılmayalım, devlet her öğrenciye burs versin.  Kısacası okumak için borçlanmak istemiyorum.” diyor.

Öğrencilerin ortak sorunu: “GEÇİNEMİYORUZ”

BÜTÇE ÇEMBERİ  BENİ İÇİNE ALDI”

Marmara Üniversitesinde İngilizce iktisat bölümünde okuyan Taha Salman ailesinin yanında yaşadığı için diğer arkadaşlarına göre biraz daha şanslı. Ancak Salman kişisel gelişimi için bazı kurslara gittiğini ve bunları da KYK kredisiyle karşıladığını söylüyor.

“Farklı şeyleri keşfetmek istediğimde çoğu zaman önüme maddi sorunlar çıkıyor.” diyen Salman, “Yeni hobiler edinmek, yeni kitaplar almak istiyorum ancak bütçem buna el vermiyor. Kütüphanelerin kapasitesi çok az ve Türkiye genelinde sayıları da oldukça manidar. Bu durum Türkiye’deki bilimin önündeki en büyük engellerden biri. Okula geçen sene başladım, dolayısıyla üzerinden çok zaman geçmedi. Ama şunu söylemeliyim ki hazırlıkta 500 TL aylık KYK kredisi ile zamanım güzel geçiyordu. Ama ne zaman kendime bir şeyler katmak, ufkumu genişletmek istedim işte o zaman ‘bütçe’ adı altında bir arkadaş beni bir çemberin içine aldı.” diyor.

Öğrencilerin ortak sorunu: “GEÇİNEMİYORUZ”

“YEMEK ZAMLARI ÖĞRENCİLERİ ZORLUYOR”

Marmara Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü son sınıf öğrencisi olan Mert Soydan ise Kırklareli’nden İstanbul’a gelmiş. Yurt ve kira ücretlerinin çok yüksek olduğunu söyleyen Soydan, özellikle İstanbul gibi büyük şehirde barınmanın neredeyse imkânsız hale geldiğini belirtiyor. 

“Barınma sorunlarının dışında, sosyal yaşam içerisindeki faaliyetlerin karşılanması çok zor” diyen Soydan, şöyle devam ediyor: “Ekonomik krizin varlığını hissettiğimiz bu süreçte, öğrenciler eğitim hayatının dışında çalışmak zorunda kalıyor. Yemekhane taleplerimizin dışında elbette birçok talebimiz mevcut. Özellikle mezun olduktan sonra KYK borcu gibi bir yük ile yaşamaya başlıyoruz. Üniversitelerdeki anti-bilimsel, niteliksiz eğitim de cabası. 2015 yılında üniversiteye başladığımdan bu yana belli farklılıklar olsa da hala benzer sorunları yaşıyorum. KYK’nın yetersizliği, işsizlik, kira-yurt fiyatlarının artışı, her dönem başlangıcında yapılan yemekhane zamları öğrencileri bir hayli zorluyor. Öğrenciler, geleceksizliğe mahkum ediliyor. İstanbul Üniversitesi’nde kararlı bir şekilde haklı taleplerimizi nasıl savunduysak bundan sonra da öğrenciler olarak aynı şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Bir yanıt yazın